Gaziantep Üniversite Hastanesi Haber Bülteni

Yaz Sıcaklarına Dikkat !


Prof. Dr. Orhan Özgöztaşı

 

Özellikle yaz aylarında güneşin zararlı etkilerinden korunabilmek için güneş yanıklarından sorumlu olan UVB ışınlarına maruz kalmamak gerekir. Dalga boyunun yoğun olduğu 10-15 saatleri arasında güneşe çıkmamak en etkili yöntemdir. Güneşe çıkılması gerekiyorsa geniş kenarlı şapka veya şemsiye, açık renkli, kol ve bacakları kapatacak giysiler tercih edilmelidir.

 

Güneş ve cilt hastalıklarını nasıl ilişkilendirirsiniz?

Yeryüzüne gelen ultraviole (UVB) spektrumundaki güneş ışınları dalga boylarına göre 3’e ayrılır: Ultraviole A (uzun dalga boyu 320-400 nm.), Ultraviole B (orta dalga boyu 290-320 nm.) ve Ultraviole C (kısa dalga boyu 100-290 nm.). Ultraviole C atmosferdeki ozon tabakası tarafından absorbe edilir (emilir) ve yeryüzüne ulaşamaz.  


Güneşe maruz kalmakla ciltte akut veya kronik etkiler ortaya çıkar. Akut etkiler toksik veya alerjik karakterde olabilir. Toksik reaksiyon güneş yanığı şeklinde ortaya çıkar. Bunun oluşumunda en çok UVB sorumludur. Cilt tipine ve maruziyet süresine göre reaksiyonun şiddeti kişiden kişiye değişir. Birinci veya ikinci derecede güneş yanıkları ortaya çıkar. Sistemik olarak alınan veya lokal (yerel) olarak kullanılan çeşitli ilaçlar veya kozmetikler bu reaksiyonları ortaya çıkarabilir veya şiddetini artırabilir. Alerjik reaksiyonlar ise en çok “polimorf ışık erüpsüyonu” denilen bir cilt hastalığı şeklinde karşımıza çıkar. Güneş ışınlarının kronik etkileri ise uzun süre güneşe maruz kalmakla yıllar içinde ortaya çıkar. Bunlar genellikle erken deri yaşlanması belirtileri ve özellikle melanom dışı cilt kanserlerinin gelişmesidir. Erken deri yaşlanmasına ait değişikliklerin başlıcaları; solar elastozis(derinin kalın, kırışık ve sarımsı bir renk alması), telenjiektaziler (deride ince kılcal damarlar), efelid (çillenme), lentigo (güneşe açık bölgelerde açık kahverengi maküller), aktinik keratoz (deride sarımsı üzeri pütürlü papül veya plaklar-premalign yani kanser öncüsü bir lezyon) dur.

 

Güneşin cilde sağladığı faydalar nelerdir?
Ultraviole ışınlarının en önemli faydalı etkisi vitamin D sentezindeki rolleridir. Yapılan çalışmalarda günde 20 dakika kadar güneşe maruz kalmanın günlük vitamin D ihtiyacını karşılayabilecek sentezi sağlayabildiği gösterilmiştir. Bunun dışında psoriasis, vitiligo, ekzemalar, idiyopatik persistan kaşıntılar ve deri lenfomaları gibi cilt hastalıklarında tedavi edici etkileri vardır. 

 

Yaz aylarında güneş ışınları dik gelmektedir. Nasıl korunma sağlanabilir?
Özellikle yaz aylarında güneşin zararlı etkilerinden korunabilmek için güneş yanıklarından sorumlu olan UVB ışınlarına maruz kalmamak gerekir. Bunun için bu dalga boyunun yoğun olduğu 10-15 saatleri arasında güneşe çıkmamak en etkili yöntemdir. Güneşe çıkılması gerekiyorsa geniş kenarlı şapka veya şemsiye, açık renkli ve kol ve bacakları kapatacak giysiler tercih edilmeli, gözleri korumak için güneş gözlüğü kullanmalı, yüz ve eller gibi açık bölgelere güneş koruyucuları uygulamalıdır.

 

Denize girenler güneşten nasıl korunmalı ve ne tür kremler kullanmalıdırlar? 
Güneşten korunmada denize girenler için de aynı prensipler geçerlidir. Denize ya sabah saatlerinde (6-8) veya akşam saatlerinde (17-19) gibi girmek daha uygundur. Gölgede kalınsa bile deniz kenarındaki kumların veya açık renkli mermer veya parkelerin güneş ışınlarını yansıttığını ve sanki güneşte açık bir şekilde kalınıyormuşçasına etki yaptığını unutmamak gerekir. 


Güneş koruyucular asgari 30 koruma faktörlü (SPF:30), ideal olarak 50+ olmalıdır. Güneşe çıkmadan 15-20 dakika önce uygulanmalı, her 2-3 saatte bir uygulamayı yenilemelidir. Güneş koruyucuların suya dayanıklı (water-resistant) ürünleri mevcut olsa da, bunlar ancak kısa süreli (20 dakika) suya dalmalardan sonra etkilerini muhafaza edebilmektedirler. Bu nedenle uzun süreli suya dalışlardan veya aşırı terlemelerden sonra güneş koruyucuların tekrar sürülmelerinde fayda vardır. Uygulama rahatlığı açısından krem yerine losyon formları daha çok tercih edilmektedir. 

 

Terlemeye bağlı olarak özellikle koltuk altlarına ne tür kremler kullanılmalıdır?
Aşırı sıcak ortamlarda terleme, vücut ısısının dışarı atılmasında koruyucu bir mekanizma olarak görev yapan fizyolojik bir olaydır. Ter bezlerinin yoğun olduğu alanlarda daha fazla terleme görülecektir. Koltuk altları gibi nispeten kapalı ve bakterilerden zengin bölgelerde terin kimyasal dekompozisyonu kokuya (bromhidrozis) hatta renkli tere (chromhidrozis) neden olabilir. Bunu engellemek için bu bölgelerin genel hijyenine çok dikkat etmeli, günlük duş alma yanında deodorant spreyler kullanılmalıdır. Aşırı terleme varsa (hiperhidrozis) alüminyum hidroksiklorit içeren kremler kullanılabilir. Bundan fayda görülemediği takdirde botulinum toksin uygulaması yapılır.