Gaziantep Üniversite Hastanesi Haber Bülteni

KILAVUZU KARGA OLANIN


Toplumda atıl olarak duran, işlenmemiş bilgiler (Data, veriler), bir sonuç elde etmek için yeterli değildir. Mesela Türk toplumundaki şeker hastalarının varlığı, bu bağlamda tek başına bir datum (Veri) iken, onların sayısal miktarının hesaplanarak, söz gelişi, kan şekeri düzeyine göre tasnif edilmesi, artık işlenmiş, kullanılabilir bir bilgidir (Malumat, enformasyon). Bu bilgi birikiminin kavranmasıyla akıllarda yer eden ve sorulduğunda üç beş cümleyle öz olarak ifadelendirilebilmesini sağlayan cevherine, Türkçede tam karşılığı olmasa da, idrak edilmiş bilgi (Knowledge) denir. İşte bu, zihinlerde yer etmiş kalıcı bilgi sayesinde çıkarımlarda bulunarak (Extrapolasyon) bir kanaate varılıyor ve bir nevi öğüt tarzında bir cümleye sığacak kadar özlü hale geliyorsa, buna da bilgelik (Wisdom, irfan) diyoruz.

                Bilgelik makamı, yol göstericilik görevinin ifa edildiği, üstat (Usta), mentor, hocalık kavramlarına yakın bir mana ifade eder. Birbirinden farklı 10 ayrı yol ve bu yolların başında duran vakur bir adam hayal edin.. Bir de, bu yolları tek tek çok iyi bilen bir başka şahıs.. Yolun başına gelip de o sırada hangisine gideceğini kestiremeyen bu şahsa, velev ki hiç konuşmadan bile olsa, sadece işaretle, en münasip yolu gösteren o ciddi adam, evet işte o vakarlı adam, gerçek bir kılavuz ve yol gösterici bir hocadır.. Bu hoca, o 10 ayrı yolu da çok iyi bilen ve hatta kime, hangi yolun uygun olduğunu gösterecek kadar da işin erbabı ve derinlik sahibi bir üstat olma haysiyetindedir.

                Bu yol göstericilik, demokrasilerde de vardır. Demokrasi, halk yığınlarının ortak sesi olsa da, o ortak sesi çıkartmak için, kalabalıkların hangi yönde toplanmaları gerektiğini ima eden bir lider, bir yol göstericiye ihtiyaç vardır. İçinde; ince, kalın, gür, cılız, kadın, erkek velhasıl her telden ve her tondan sesin birleşerek söylendiği bir koro nakaratında bile, o kalabalığa mihenk olabilecek ve ses kalibrasyonunu sağlayacak bir rehber, bir koro şefine muhtacız. Ancak bu sayede insanlar, hangi yönde ve ne ölçüde ses çıkaracağını idrak edebilecek ve ahenkli bir terennüm icra edecektir. Aksi halde senfoni, bir anda yerini kakofoniye terk edecek (Cacophonie, ses uyumsuzluğu) ve kaos kaçınılmaz olacaktır. …

Milattan önce bilmem kaçıncı yılda, bugün deniz olan yerler kara, kara olarak üzerinde yaşanan yerler ise su altında bir batıktı… O yıllarda, yolculuk yapmak isteyen insanlar yanlarına bir kılavuz alır, yola öyle çıkardı. Bu kılavuz, hangi yolun daha kısa, hangi yolun sapa, hangi yolun daha salim olduğunu bilir, ona göre yolcusuna rehberlik ederdi. Yol ve yön bulmada kılavuza ihtiyaç varken, hakikat arayıcılığında olmaz mı? Tarihte, rehbersiz yola çıkmış nice dehalar var.. Tabiat ışığında hakikati aramaya çalışan Dekart, kendisine kılavuz seçtiği tabiat sayesinde, o maraz düzeyindeki zekâsına rağmen, yüce yaratanın sadece varlığını keşfedebilmiş, ama ne sıfatı ne kudreti ne hiçbir şeyi idrak edemeden ölüp gitmiştir. Tıpkı Paskal gibi… O da, tek adım kalmışken iskeleden gemiyi kaçıran bir başka marazî zeka.. Zekânın kıymığı beynine batan bir mizaç… Bir insan rehbersiz kalırsa, mahdut akılla nereye kadar gidilebileceğini gösteren sembol isim.. 

Milat öncesinden kalmış kılavuzlardan birine bugün yol sorulacak olsa, istikametini kaybetmiş bir gemi gibi yalpalayıp duracaktır.. Uyduya, yol yapımı olduğu bildirilmezse, navigasyonun bile rotası şaşacak, günceli izlememenin bedelini, takipçisini yoldan çıkartmakla ödetecektir. Bu nedenle, eski zekâların çizdiği yolun birebir uygulanması, bugün çoğu kez fiyasko ile sonuçlanıyor..

İdealize ettiğimiz rehberlik, eskiyi kabuğundan soyarak bir ruh halinde ele alıcı ve eski tecrübelerle yeni bir terkip ortaya koyarken istikameti de bu minvalde belirleyici bir telakkiden ibarettir. O halde hakiki rehber; “çağın nabzını yakalayan ve ideali aramayla toprağa bağlanma arasındaki bir berzahta kıvranan insanoğlunun oluş ıstırabını, hakikatin hakikatine nispetle heykelleştiren bir adam” olmalıdır

Yollar… Ana yollar, ara ve tali yollar.. Daha ince ve inceler incesi yollar. Ana yollar eski, ince yollar yeni rehberlerin işi..  Eskilerin yol değil, yön göstermesine muhtacız. 

“Ya yeni bir yol bul, ya yola gel, yahut yoldan çekil” Hz. Ali