Gaziantep Üniversite Hastanesi Haber Bülteni

KELİMELER


İlmin, en kestirme tanımı; “Eşyanın adını bilmek” tir. Maverada, bilgi testini eşyanın adını sorarak yapan kudret, yanıt veremeyenlere veren karşısında secde emriyle, bilgiye atfedilmesi gereken değeri gözler önüne serer. Muhtemelen kelimelerle yapılan bu sınav, kelimeyi, tam ve peşin bir kıymet hükmü halinde hak ettiği yere oturtur. .

Kelimelerin, madde planında en kuru karşılık olarak bir sözlük anlamı, bir de onların ruhu mesabesinde, bir mefhum olarak manası var. Sözlükten bakılarak öğrenilen bir anlamın kişide bıraktığı ize mana diyebiliriz. Çoğu kez ağızdan çıkan kelimenin anlamından çok manası önem arz eder.. Aslan ve köpeğin anlamı hayvan, manası birbirine taban tabana zıt iki kavram. Yani denilen değil de denilmek istenen.. Şuhud aleminde, ağızdan çıkan sözün anlamı, Lâhut aleminde ise manası.. Mana alemine dalınır da anlam alemine dalınmaz..

Her şeyin bir maddesi bir de manası var. O şey bir canlıysa; maddesi bedeni, manası ruhudur. Eğer bir cansızsa; maddesi zatı, manası felsefesidir.. Bir kuru sandalyenin maddesi tahta, manası ise mesela üzerinde zamanında ağırladığı mühim bir misafir, yani felsefesi.. Madde ve mana birbirinden kopmaz koparılamaz. Eskilerin fenomen/nomen yada plastika/cevher meselesi.. 

***********

Az da olsa devamlılık arz eden işler takdire şayan.. Kümülatif olarak fazla da olsa, bolus tarzında tek sefere mahsus ve sporadik (Tek tük) hamlelerin değeri düşük. Tek darbeyle, ne kadar güçlü olursa olsun çekiç, çiviyi sonuna kadar sokamaz. Çiviyi mecrasına iten, çekicin ısrarlı vuruşlarıdır. Çivinin duvara ucu bir sefer girdi mi, yol doğru oldukça, çivinin ilk yarısındaki zorluk birden kolaylığa dönüşüverir. Bu ısrarla vurulan darbeler çiviye, başlangıçta değersiz mesafeler aldırsa da, bir şahinin avına odaklandığı gibi çivinin başına dikkat kesilen çekicin bu ısrarıyla çivi yol bulur ve dosdoğru gideceği noktaya varır. Duran bir arabayı ilk etapta itmek için harcanan enerjiye nispetle, bir sefer kıpırdadıktan sonra yavaş yavaş hızlanan arabayı iterken harcanan güç makusen mütenasiptir (Ters orantılı). Israr, belirlenen bir hedefte ve belli bir mantık örgüsünde sebat etmekken, inat, kupkuru bir ısrardan ibaret.. Kışkırtıcı, takıntılı, mantıksız bir ısrardan.. Mesela hayırlı işlerde ısrar edilir de inat edilmez. Başarı çoğu kez ısrarın ürünüdür. Sabrın manivelası ısrar, ısrarın yakıtı ise yine sabır.. Tekkeyi bekleyen, çorbayı içer..

Sabrı da tahammülden ayırmak gerek.. Olayların sıcaklığı henüz azalmadan gösterilen yüksek tahammül gücüne sabır denir. Olanlar olmuş, bitenler bitmiş bundan sonra bir Sfenks sessizliğinde ufukları süzmenin ve bu şekilde sessiz kalmanın adı sabır değil tahammül... Çaresizliğin suskunluğu..

************

Hakeza, gurur ve kibir de bir mefhum olarak birbirinden ayrı şeylerdir. Kibir, kendini üstün, başkalarını küçük görme, gurur ise yaptığına fazlasıyla güvenme ve doz aşımına yakın bir nefs emniyeti (Özgüven).... Kibir, gururun doğal bir uzantısı, overdose’u (Doz aşımı).... Haklı bir gurur olur da kibrin haklı olduğu herhangi bir şey bulunamaz.. Çünkü kibrin zerre kadar varlığı, öteler âleminin natürüne aykırı. Her ikisinin de ilacı tevazu..

************

Kötü niyetli imrenme haline kıskançlık, içinde inanç barındıran tahmin’e zan… Tahmin, önyargıdan ibaretken, zan, yargıladığı için reddedilmeye müstahak.