Gaziantep Üniversite Hastanesi Haber Bülteni

Hastane Hafızası Çaycı Ekrem Usta


 

“Geleydin bir çay içimi; sen “ÇAY” dökerdin ben de “İÇİMİ”…

 

 

Biz; bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır diyen, fakat daha çok çay içen bir nesiliz. Her türlü sıcak veya soğuk içeceği ikram etmemize rağmen genel adımız “Çaycı”dır. Bunun tarihsel arka planını, sebep ve gerekçelerini bulma işini tarihçilere bırakıyoruz.

 

Nispeten ucuz fakat insanları kaynaştırıcı olan çay, sofraların vazgeçilmezi ve ikramların temel içeceğidir. Sabah içilen bir bardak çay insanı hem uyandırır, hem de güne sıcaklık katar. Akşam davetinde misafirin ne şekilde ağırlanacağını belirtmek için “Yemeğe mi çaya mı?” sorusuyla güzelim Türkçemize de renk katmaktadır. 

 

Bir toplantı mekânıdır çayhaneler. Yeri gelir dert dinleme odaları, yeri gelir nasihat ve tavsiye mekânı oluverir bu yerler. Sırların konuşulduğu fakat başı pahasına dışarıya sızdırılmadığı müesseselerdir. Bazen iş arayana iş bulunan, mal alım satımında müşterilerin buluştuğu sıcak sohbet alanlarıdır çayhaneler. Yıllar geçtikçe o kurumun bir hafızası haline gelir çaycı. Bu hafıza, yeni idarecileri eskileriyle karşılaştırma ve yeri geldiğinde nazikçe uyarıda bulunmaya kadar varır. İyi çaycının aynı zamanda hafızası da iyi olmalıdır. Kim şekerli, kim az şekerli içer, kim güne hangi içecekle başlar, çaycının hep hatırındadır ve yıllar geçse de o kişi tekrar geldiğinde aynı duyarlılıkla ikramını yapar. 

 

Öte yandan çay yapmak ve onu sunmak bir sanattır. İyi bir çay demlemek öncelikle yapılan işi sevmekten geçer. Bununla birlikte, büyüklerimizden öğrendiğimiz iyi çay; 

Lebrenk=dudak renginde
Lebriz=dudak payında 
Lebsuz=dudağı yakmayacak sıcaklıkta olmalıdır.

 

Çaycılığı, vasıfsız bir işçilik olarak görmek ve küçümsemek işte bu nedenlerle son derece yanlıştır. Bu mesleğin de çıraklık ve kalfalık eğitimi vardır. Meclis gören adamın kıymeti toplumda neyse, çaycılar, günde şu kadar insanla muhatap olmasındandır ki meclis ve cemiyet insanıdırlar. Çayhaneler, oturup kalkmanın, söze başlamanın ve kesmesini bilmenin öğrenildiği yerlerdir. Bazılarının yanlış algıladığı gibi sadece iskambil oynamanın yeri değildir. 

 

Tıp Fakültesi daha Kolejtepe’deyken başlayan ve bugüne kadar sadece hastane idaresi personeli olarak devam eden 22 yıllık bir emeğin üzerine daha önceki 8 yıllık çaycılık yıllarım eklenirse bugün tam 30 yıllık çaycı olduğum ve bu meslekte oldukça tecrübeli sayılabileceğim söylenebilir. Hep ilk günkü azimle, aşkla yapmaya çalıştığım işimi, hizmet ettiğim yöneticilerimi seviyorum. Bence başarı, işini iyi yapmaktan, ondan önce de sevmekten geçiyor. Yapılan yemek, malzeme az da olsa, içine sevgi katılırsa enfes olur. Ne yaparsanız yapın içine sevgi katın hem de bir tutam değil, bir tomar…