Gaziantep Üniversite Hastanesi Haber Bülteni

“HASTA İLE HEKİM ARASINDAKİ İLETİŞİM ÇOK ÖNEMLİ”


Bültenimize bu ay Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neslihan Bayramoğlu Tepe konuk oldu.

Hasta ile hekim arasındaki iletişimin çok önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Neslihan Bayramoğlu Tepe, “Kliniğimiz il hastanesi olarak değil, Doğu ve Güneydoğudaki birçok ile hizmet sunan bir merkez konumunda. Bu nedenle hasta yoğunluğumuz,  hasta çeşitliliğimiz ve sirkülasyonumuz oldukça fazla. Bu durum özellikle hastanemizin depremden sonra bölgedeki tam teşekküllü hizmet veren tek hastane olması nedeniyle daha da artmış durumda. Çevre üniversitelerden dahi yüksek riskli gebelikler, onkolojik hastalar, infertil ve ürojinekolojik hastalar gibi konularda hasta sevkini üstlenen bir merkez konumundayız. Risk grubundaki hastalarımızın yönetimi, alanında ilgili hocalar tarafından diğer bölümlerin de dahil olduğu konsey sistemi ile planlanarak hastaların multidisipliner yönetimi sağlanmaktadır. Böylece hastalarımıza hem medikal hem cerrahi açıdan en güncel tedavi planları hazırlanmakta ve uygulanmaktadır” ifadelerine yer verdi.

O röportajın geri kalanı sizlerle…

 

Öncelikle kısaca kendinizden bahseder misiniz?

 

1981 yılında Gaziantep’te doğdum. Tam burslu olarak girdiğim Gaziantep Kolej Vakfı Özel Okulları’ndan 2000 yılında mezun oldum. Kazandığım burs ile İngiltere Cambridge Üniversitesi’nde İngilizce dil eğitimi aldım. 2006 yılında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden dönem birincisi olarak mezun oldum. 2011 yılında Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde uzmanlık eğitimimi tamamladım ve 2012 yılının sonuna kadar Adıyaman Besni Devlet Hastanesi’nde mecburi hizmet yaptım. Ardından 1 yıl süreyle Adıyaman’da özel bir hastanede çalıştıktan sonra 2013 yılında Ankara Etlik Zübeyde Hanım Doğum Evi’ne uzman doktor olarak atandım. 2015 yılında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’ nda Dr. Öğretim Üyesi olarak göreve başladım. 2016 yılında 3 ay süreyle Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Perinatoloji Bilim Dalı’nda yüksek riskli gebelikler konusunda eğitime katıldım. 2020 yılında 6 ay süreyle, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde IVF (Tüp Bebek) alanında sertifikasyon eğitimimi tamamlayarak tüp bebek sertifikası almaya hak kazandım. 2020 yılı Ekim ayında Doçentlik unvanımı aldım. Halen Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda Doçent Dr. olarak görev yapmaktayım.

 

GAÜN Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı kaç kişilik bir ekipten oluşuyor? GAÜN Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nı diğer hastanelerden farklı kılan nedir?

 

GAÜN Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda 8 öğretim üyesi, 15 Asistan Dr bulunuyor. Kadın Doğum Kliniğinde 10 hemşire, 7 personel; doğumhanede 9 hemşire, 7 personel, poliklinikte 2 hemşire, 2 personel görev yapıyor.  Kliniğimiz il hastanesi olarak değil, Doğu ve Güneydoğudaki birçok ile hizmet sunan bir merkez konumunda. Bu nedenle hasta yoğunluğumuz,  hasta çeşitliliğimiz ve sirkülasyonumuz oldukça fazla. Bu durum özellikle hastanemizin depremden sonra bölgedeki tam teşekküllü hizmet veren tek hastane olması nedeniyle daha da artmış durumda. Çevre üniversitelerden dahi yüksek riskli gebelikler, onkolojik hastalar, infertil ve ürojinekolojik hastalar gibi konularda hasta sevkini üstlenen bir merkez konumundayız. Risk grubundaki hastalarımızın yönetimi, alanında ilgili hocalar tarafından diğer bölümlerin de dahil olduğu konsey sistemi ile planlanarak hastaların multidisipliner yönetimi sağlanmaktadır. Böylece hastalarımıza hem medikal hem cerrahi açıdan en güncel tedavi planları hazırlanmakta ve uygulanmaktadır.

 

Alanınızda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

 

Hem ulusal hem uluslararası dergilerde yayımlanmış çok sayıda makalem, kitap bölüm yazarlığım ve çevirilerim bulunuyor. Özellikle yüksek riskli gebelikler ve infertilite konuları ilgimi çekiyor. Daha çok bu alanlarda yoğunlaşmaya çalışıyorum. Tamamlamış olduğum Tübitak destekli ve şimdilerde üzerinde çalıştığım yine Tübitak desteği’ne sunacağım projelerim var. Ayrıca yakın tarihte cerrahi sütürlerle ilgili açık etiketli, tek merkezli pazar sonrası bir çalışmaya da başladık.

 

En sık karşılaştığınız, en yaygın kadın hastalığı nedir? Önlemleri nelerdir?

 

Jinekolojik kanserlere ve kadın doğumda en sık rahim alma endikasyonumuz olan myomlara çok sık rastlıyoruz. Özellikle serviks (rahim ağzı) ve endometriyum (rahim) kanserleri erken dönemde doktora başvurulduğunda erken evrede yakalanabilir. Bu nedenle kadınların herhangi bir şikayetlerinin olması durumunda hemen aksi taktirde yılda bir kere düzenli olarak kadın doğum muayenelerini olmalarını, smear ve HPV testlerini hekimlerinin önerdiği sıklıkta yaptırmalarını öneririm.

 

Tüp bebek tedavisi de yapıyorsunuz. Tüp bebek tedavisi hakkında ve bu konuyla ilgili yanlış bilinenlerden bahseder misiniz?

 

Tüp bebek tedavisi günümüzde evlenme yaşının ileri yaşlara kaymasıyla giderek artan oranlarda uygulanmak zorunda kalan bir tedavidir. İleri yaş evlilik planlayan ya da daha ileri yaşlarda çocuk sahibi olmayı isteyen kadınlara geç kalınmadan oosit (yumurta) dondurma işlemini araştırmalarını tavsiye ederim. Bekâr olan kadınlara da bu tedavi uygulanabilmekte, çoğu kişi maalesef bunu bilmiyor.

Diğer taraftan 4-5 aylık evli olan çiftler çocuğumuz olmuyor diyerek başvuruyor. Ancak tıbbi olarak infertiliteden bahsetmek için en az 1 yıllık evlilik süresinin geçmiş olması gerekiyor. Yine tüp bebek tedavisinin yapılması demek mutlaka gebelik ve çocuk olacağı anlamını taşımıyor. Çoğu çift tüp bebeği çocuk sahibi olmada kesin bir tedavi şekli olarak görüyor. Ancak yüz güldürücü sonuca ulaşmada çok sayıda faktör etkili, bunu bilmek gerekiyor.

 

Kadınlar kadın hastalıkları hekimine gitmeye çekiniyorlar ve bu nedenle birçok hastalığın erken teşhisi söz konusu olamıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Tavsiyeleriniz nelerdir?

 

Daha önce de belirttiğim gibi yıllık rutin kadın doğum muayenesi ve şikayetlerin ertelenmemesi çok önemli. Bu sayede bazı kanser türlerinin bile önüne geçebilmek mümkün. Kadın doğum mahrem bir branş. Tabii ki bu nedenle muayene kısmı hastalarda biraz çekince oluşturabiliyor. Ancak hastaların bu durumu yenerek yıllık rutin muayenelerinin önemini kavraması gerekiyor.

 

Kadın Hastalıkları ve Doğum doktorunu seçerken hastaların dikkat etmesi gereken en önemli hususlar nelerdir?

 

Hasta ile hekim arasındaki iletişim, uyum ve güven çok önemli. Bu nedenle hastaların kendilerini rahat hissettikleri, kolay iletişim kurabildikleri ve tabii ki kendilerinde güven duygusu uyandıran hekimi seçmeleri gerekiyor.

 

Unutamadığınız bir anınız, ilginç vakalarınız oldu mu?

 

Periferde maalesef kadınlarımız düzenli takibe gelmeyebiliyorlar. Uzmanlığa ilk başladığım yıllarda gelinini her ay düzenli olarak takibe getiren heyecanlı bir kayınvalide vardı. Gebeliğinin başından beri gelin hanımı takip ettim ve sağlıkla doğum yaptırdım. Bir-iki hafta sonra doğumhaneden acilen aradılar. Takipsiz bir hastanın özellikle beni görmek istediğini söylediler. Doğum yapmak üzere dediler. Doğumhaneye çıktığımda ben de şok oldum. 1-2 hafta önce doğumunu yaptırdığım gelin hanımın kayınvalidesi doğum masasındaydı. Beni görür görmez ‘’Hocam, ben menopozdayım sanıyordum. Ne yapacağım şimdi?’’ diye bağırmaya başladı. Ben ve ebeler, “’Gelin-kaynana birbirinize yardım ede ede büyütürsünüz” diyerek moral vermeye çalışmıştık. Gelin hanımın nur topu gibi oğlu, kayınvalidenin ise nur topu gibi kızı olmuştu 

 

İleriye yönelik projeleriniz var mı?

 

Kadın Doğum Kliniği olarak hem ekipman hem cerrahi teknik ve tedavi olarak kendimizi hep güncelliyoruz. Ancak kliniğimizde Tüp Bebek Ünitesi’nin olmayışı hastanemiz için önemli bir eksiklik. Bu konuda uzun süredir çaba sarf eden hocalarımız var. Umarım en yakın zamanda kendi ünitemizi faaliyete geçirebiliriz. Her ne kadar şu anda devlete ait bir merkezde tüp bebek tedavilerini yapıyor olsak da; hastanemiz bünyesinde üroloji, genetik bölümlerinin de desteği ile çok daha iyisinin yapılabileceğini düşünüyorum.

 

Röportaj/ Fotoğraf: Elif EMİROĞLU SÖNMEZ