Gaziantep Üniversite Hastanesi Haber Bülteni

FİKİR ÇİLESİ


Ahlak, erimiş fikirdir. Fikre muhtacız.. Fikirsizlik her musibetin başı, ona malikiyet ise her şeyin ilacı.. Toplumların sevk ve idaresi, kavimlerin barış ve kavgası, zenginlik-fakirlik, hatta en büyük ibadet bile onunla..

 

Bununla birlikte fikrin sağı, solu, sevdiği ve sevmediği şeyler hep belli olmalı.. Doğru bilip savunduğu ve dolayısıyla taraf belirttiği, yahut yanlış bulup yererek karşı durduğu şeyler daima belli... Birbirine zıt, ancak biri diğerine mecbur iki kanat gibi.. Sadece sevgiden müteşekkil bir fikir, kamil bir fikir değildir. Fikrin nefreti de olmalı. Bu nedenle öfkesi olmayan fikir, tam bir fikir sayılmaz.  

 

Fikrin kendine has bir itibarı vardır. Sırf fikrinden ötürü kendisine yapılan tehditleri tebessümle karşılayan bir düşünce adamındaki gözü karalık, fikrine sımsıkı bağlı kalmanın verdiği güçle “Fikir namusuna kıymaktansa kendi canıma kıyarım” deme haysiyetinden başka bir şey değildir.  

 

Fikirde fazlalık ve azlığı belirten bir mefhumdan bahsedilemez. Dolayısıyla aşırı, şucu bucu diye bir konsept yoktur. Çünkü fikir, mücerret bir kavramdır ve müşahhas değerlerle ölçülendirilemez.. Mesela ekmek soyut manada temizdir; azı da temiz, çoğu da.. Yahut steril bir tıbbi malzemenin daha sterili olmaz. Çünkü o eşya ya sterildir ya değildir.. Bu nedenle, fikirde de sayısal bir artış beklentisi abesle iştigaldir. Ancak bu durum, olsa olsa bir ampulün ışık ve parlaklığındaki artış olarak ele alınabilir..

 

Fikirler aklın bir ürünüdür. Ancak sadece akla değil, moleküllere, zerrelere sirayet etmedikçe fikir, refleks halini almaz.. Moleküler düzeyde kabulleniş olmadığı sürece de fikirler, her an sürçmek ve zıddıyla muamele görmek riskiyle karşı karşıyadır. Fikri bu şekilde zerrelere nakşetmek işi ise; ıstıraplı, hafakanlı bir yol.. İşte bu nedenle, çilesi çekilmemiş fikirlere, kendi öz malımız gözüyle bakamayız.  Oysa ki, atomlarda cümbüş yapan bir fikir, sekeratta bile insanı yalnız bırakmayıp terennümüne devam eder..

 

Fikri, kelimelerle izah ederiz.. İnsanda konuşmak ne işe yarar sualine verilecek en güzel cevap: “Düşünmeye” olacaktır… Düşüncelerden de fikir doğar.. Kelimelerle ifadesini bulan fikirler.. Kainatta ne varsa, karşılığı kelimede mevcut.. Kelimeler kelimeler.. Mana-i ismin ötesinde mana-i harfe sahip kelimeler.. Hakikati, ilmin hakikati kelimeler.. “Eşyanın adını bilmek” şeklinde tarif ettiğimiz ilim, yine kelimelerle ifadelendirilmekte.. Buna rağmen bazen konuşmayıp sadece bakışarak anlaşma yoluna gittiğimiz ve bu nedenle kullanmaktan imtina ettiğimiz kelimeler.. Çünkü bazı hakikatler vardır ki onlar kelimelerle örselenmemeli.. Şimşek hızında duyuş ve sezişle (entüvisyon) anlaşılmalıdır ki buna zevken idrak diyoruz. 

 

 

Uyumak istiyorum başım bir cenk meydanı,

Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı!..      NFK

 

 

Fikrî her türlü yalpalama, ahlakî sarsıntılarla kendini gösterecektir. Bu nedenle, fikir ve ideoloji namına, aşçı kitaplarındaki sucuklu yumurta tarifi kadar basit ve alelade bir anlayıştan öte bir şey bilmeyen bir toplumun, ahlakî sukutla (Düşme) neticeleneceğini bilmek için müneccim olmaya gerek yoktur…