Gaziantep Üniversite Hastanesi Haber Bülteni

EN GÜNCEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ GAÜN ÜROLOJİ ANABİLİM DALI’NDA


Bültenimize bu ay Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Muharrem Baturu konuk oldu.

 

Ürolojinin, teknolojiden en fazla faydalanan bölümlerden biri olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Muharrem Baturu, “Klinik olarak 7 öğretim üyesi, 15 öğretim görevlisi, 11 hemşire, 7 personelden oluşan bir kadroya sahibiz. Üroonkoloji, pediatrik üroloji yan dal polikliniklerimiz ve genel üroloji polikliniğiyle hizmet sunmaktayız. Klinikte görevli olan hocalarımızın her birinin farklı alanlarda endoüroloji, androloji, üroonkoloji, pediatrik üroloji, kadın ürolojisi gibi uzmanlıkları olup bu alanlarda bölge halkına hizmet sunmaktayız. Bu ekibin sayesinde en modern ve güncel tedavi şekilleri bölge halkına sunulmaktadır” şeklinde konuştu.

 

Dr. Öğr. Üyesi Muharrem Baturu ile gerçekleştirdiğimiz o röportajın geri kalanı…

 

 

Öncelikle kısaca kendinizden bahseder misiniz?

 

1982 yılında Gaziantep’te doğdum. İlköğretim ve lise eğitimini Gaziantep’te aldıktan sonra tıp eğitimimi Ege Üniversitesi’nde tamamladım. Uzmanlık eğitimimi Gaziantep Üniversitesi’nde aldıktan sonra Viranşehir Devlet Hastanesi’nde mecburi hizmetimi tamamladım. Meslek hayatıma İzmir’de bir özel hastanede devam ederken 2022 Eylül ayında dr. öğretim üyesi olarak fakültemize yeniden döndüm.

 

Alanınızda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

 

Androloji konusuna ilgim olup kısırlık tedavileri, prostat cerrahisi, cinsel fonksiyonlar ve rekonstruktif üroloji alanlarında uğraşı vermekteyim. Bu konularda yaptığımız çalışmalar dergilerin değerlendirmesi altındadır.

 

GAÜN Hastanesi Üroloji Anabilim Dalı kaç kişilik bir ekipten oluşuyor? Bu ekibi farklı kılan

nedir? Özellikli işlemleriniz var mı? 

 

Klinik olarak 7 öğretim üyesi, 15 öğretim görevlisi, 11 hemşire, 7 personelden oluşan bir kadroya sahibiz. Üroonkoloji, pediatrik üroloji yan dal polikliniklerimiz ve genel üroloji polikliniğiyle hizmet sunmaktayız. Klinikte görevli olan hocalarımızın her birinin farklı alanlarda endoüroloji, androloji, üroonkoloji, pediatrik üroloji, kadın ürolojisi gibi uzmanlıkları olup bu alanlarda bölge halkına hizmet sunmaktayız. Bu ekibin sayesinde en modern ve güncel tedavi şekilleri bölge halkına sunulmaktadır.

 

Hangi şikâyetler üroloji uzmanına gitmeyi gerektirir?

 

Üroloji; böbrekler, testisler, idrar kanalları (üreter,üretra), prostat ve cinsel organları içine alan vücut bölümleriyle ilgilenmektedir. Temel olarak işeme ve üreme fonksiyonlarıyla ilgilenmekteyiz. İdrar yapamama, zorlanarak idrar yapma, idrar kaçırma çocuk sahibi olamama, idrardan kan gelmesi, yan ağrıları, sertleşme problemi, testis ağrısı ve testiste ele gelen kitle şikâyeti olan hastaların üroloji bölümüne başvurması gerekmektedir.

 

Ürolojide yeni tedavi yöntemleri söz konusu mu? Bu yöntemlerden bahseder misiniz?

           

Üroloji teknolojiden en çok faydalanan bölümlerden biridir. Teknolojik gelişmelerle birlikte tedaviler şekillenmektedir. Robotik ve laparoskopik cerrahiler yaygın olarak kanser cerrahisinde kullanılmaktadır. Lazer teknolojisindeki gelişmelerle birlikte taş ve prostat cerrahisinde de yenilikler oluşmuştur. Rektörlüğümüz, dekanlığımız ve başhekimliğimizin desteğiyle kliniğimize alınmakta olan Thulium lazer cihazı sayesinde teknolojik anlamda robotik cerrahiler dışındaki son teknolojik tedavileri kullanır duruma geleceğiz. Hali hazırda her türlü onkolojik cerrahi, laparoskopik cerrahiler kliniğimizde yapılmaktadır. Thulium lazer cihazının alımının tamamlanmasıyla birlikte prostat cerrahisinde halk arasında Holep/ ThuFlep olarak bilinen enükleasyon cerrahisini uygulamaya başlayacağız ve bunlarla ilgili eğitimler yapılmasını planlayacağız. Daha büyük endoskopik olarak müdahale edeceğiz.

 

Alanınızda en sık karşılaştığınız hastalık nedir? Bunun sebebi nedir?

 

Yaşadığımız bölge taş açısından endemik bir bölge olup en sık karşılaştığımız hastalık taş hastalığıdır. Bunu prostat hastalıkları ve mesane kanseri takip etmektedir. Sıcak bir bölgede yasamamız, hayvansal gıda ağırlıklı kalorili, baharatlı beslenme kültürünün yanı sıra sıvı alımının az olması taş oluşumunu artırmaktadır. Sigara kullanımının yaygın olması mesane tümörünü tetiklerken; yaş, vücuttaki erkeklik hormonu, meyve tüketiminin azlığı, kronik prostat iltihaplanması ve genetik faktörler prostat kanserini tetiklemektedir.

 

Prostat kanserinin ve böbrek kanserinin görülme sıklığı gittikçe artmakta. Erken tanı bu

kanser türlerinde ne kadar önemli? Tedavi yöntemleri nelerdir?

 

Erken tarama testleri yapılması, insanların daha sık doktora başvurması, kimyasal maruziyetin artması, sigara kullanımının artması bu kanser türlerinin daha sık tanı almasına neden olmuştur. Ancak bu kanser türlerinde erken tanı ve cerrahi tedaviyle tam ya da tama yakın kür yani şifa sağlanmaktadır. Hastalar kemoterapi ya da radyoterapi gibi ek tedavileri almadan yaşamlarına devam edebilmektedirler.

 

Prostat kanseri tedavisinde ilk sırada cerrahi tedavi yer alırken radyoterapi beraberinde hormonoterapi, metastatik yani vücudun farklı noktalarında hastalık gözlenmesi durumunda ise kemoterapi ve hormonoterapi ile tedavi edilmektedir.

 

Böbrek kanserleri böbrekle sınırlıysa yani vücudun başka yerine sıçrama yapmadıysa en etkili tedavisi cerrahidir. Yani böbreğin ya da sadece kitlenin çıkarılmasıdır. Vücutta yayılım yapmışsa immunoterapi denilen halk arasında akıllı ilaç diye tabir edilen tedaviler uygulanmaktadır.

 

Türkiye’de üroloji bilim dalının gelişimini nasıl buluyorsunuz?

 

Gerek Türkiye’de gerekse tüm dünyada teknolojiden en fazla faydalanan bölümlerden biri ürolojidir. Ürolojide teknolojiyle birlikte açık cerrahi bitme noktasına gelmiştir. Lazer teknolojisindeki gelişmeler sayesinde boyutu 100 gr üzerinde iyi huylu prostat ameliyatlarında açık cerrahi önerilirken bunlarda da enükleasyon tedavileri (HoLep/ ThuFlep) yani kapalı cerrahiler uygulamaktayız.

 

DSÖ’nün yeni raporuna göre dünyada yaklaşık 6 kişiden biri kısırlıktan mustarip. Bunun

Sebebi nedir sizce? Tedavi yöntemleri nelerdir? Biraz bahseder misiniz?

 

Nedeni bilinen kısırlığın en sık sebebi varikoseldir yani testislerin kirli kanını taşıyan damarların genişlemesidir. Kimyasallara maruziyetin artması, sigara kullanımı, meyve sebze tüketiminin azalması, fastfood tarzı beslenmenin artması, sedanter yaşam, covid benzeri salgın hastalıklar sebebiyle her geçen gün kısırlık artmaktadır.

 

Bunların içinde cerrahi olarak düzeltilebilir olanlara varikosel cerrahi uygulanarak başarıya ulaşabiliyoruz. Hastalarımızın büyük kısmı bu cerrahi operasyon sonrası çocuk sahibi olabilmektedir. Varikoselin izlenmediği olgularda; antioksidan tedaviler, hormon tedavileriyle başarı sağladığımız hastalar da olmaktadır. İlaç tedavisinin fayda sağlamadığı hastalarda ise yardımcı üreme yöntemleri uygulayarak çocuk sahibi olmalarını sağlamaktayız.

 

İleriye yönelik projeleriniz var mı?

 

İleri laparoskopik uygulamalar (prostat kanseri ve mesane kanseri cerrahisi) ve rekonstrüktif urojide (üretra (idrar kanalı)yaralanması, darlığı, penis eğriliği)  gibi konularda deneyimimi artırıp kliniğimizin bu konudaki başarısını devam ettirmek ve bu alanlarda yapılacak çalışmalarla üniversitemizin adını ulusal ve uluslararası alanlarda duyurmak istiyorum.

 

Bölgemizde hiçbir kamu hastanesinde olmayan thulium fiber lazer cihazının alımı tamamlanmak üzeredir. Bu cihaz bölgemizde maalesef sadece özel sektörün elinde olup bu teknolojiden faydalanmak isteyen hastalarımız yüksek maliyetlerle tedavi olmaktadır. Bu cihazın alınmasıyla birlikte bölge halkına hizmet vermenin yanı sıra bu konuda kendini geliştirmek isteyen meslektaşlarımızın da eğitim sürecine katkı sunmayı amaçlıyoruz.

 

Röportaj/ Fotoğraf: Elif EMİROĞLU SÖNMEZ