“Düşünce kalıpları” neden değişmeli?
Günlük yaşamda karşılaştığımız olaylara “Bütüncül” bakabiliyorsak, daha az sorunla karşılaşacağımıza inanıyorum. Günümüzde bu kavram, inovasyondan insan iletişimine kadar, “Tasarım Odaklı Düşünme” bağlamında değerlendirilmektedir. Bir olayda görülemeyeni ve/veya görülmesi gerekeni görebilmek için; olayı detayları ile birlikte anlamalı ve çok yönlü bakış açısı ile değerlendirmeliyiz. Aksi durumda görebildiğimiz; buzdağının görünen kısmı olabilir. Bu çok yönlü değişimin ilk adımında değerlendirilmesi gereken paradigma “Düşünce Kalıpları” olsa gerek.
“Düşünce kalıplarımız dünyayı algılamamızı sınırlıyor mu ?” sorusunu zaman zaman kendimize sormalıyız. Bu konudaki değişmez engellerimiz ön yargılarımız ve yapay gözlüklerimiz. Bunlardan kurtulmamız nasıl mümkün olabilir?
Günlük yaşam ve/veya insan ilişkileri dinamik bir süreçtir. Günümüzde bilgiye ulaşılabilme ve bilginin değişebilme hızı göz önüne alındığında; değerlerimizi daha sık duygusal süzgeçten geçirmeliyiz diye düşünüyorum. Bu duygusal süzgeçlerin iki bileşeni vardır: “Bakış Açısı” ve “Empati yapabilme” yetisi.
Ön yargılarımızı ve yapay gözlüklerimizi kırabilecek en etkili gücümüz, pozitif bir bakış açısı ile kişiyi yargılamadan “Seni anlıyorum” iletisini sunabilmektir. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin nedenini tek boyuta indirgemenin bizleri doğru sonuca ulaştırmayacağına inanıyorum. Bu bağlamda doğru/yanlış, haklı/haksız kavramlarından uzak, ülkemizde sağlık çalışanının sorunlarına sahip çıktığımız gibi; hasta ve hasta sahibi olmanın yükünü de unutmamamız gerekir.
Empati yapabilme yetisi, “İyi insan” olabilmenin önemli bir bileşenidir. İletişimde tasarım odaklı düşünme; olayları karşımızdakinin “Gözlüğü” ile değerlendirmemiz ve ona kendisini anladığımızı hissettirmemizdir. Sonuçta; “Ben de senin yerinde olsaydım” tümcesi “Senin gibi davranırdım” ile bitmelidir.
Geliştirdiğimiz bakış açılarının kontrolünde şekillenen empati yapabilme yetimiz bizi; önyargılarımızdan yapay gözlüklerimizden ve sonuçta kalıplaşmış düşüncelerimizden de kurtaracaktır.
Sonrası mı?
Toplumun özlediği, istediği “İyi doktor”, “İyi hemşire”, “İyi yönetici” olabilmenin olmazsa olmaz koşulu “İyi insan” lar yetişecek…Daha ne olsun?….
Sevgilerimle.
Prof. Dr. Savaş GÜRSOY