Gaziantep Üniversite Hastanesi Haber Bülteni

Disiplin ve Düzen


Doç. Dr. Murat Taner Gülşen | Hastane Başhekim Yardımcısı. 

 

Fatih Sultan Mehmet’in kadı karşısında, gayrimüslim bir vatandaşımıza yaptığı bir haksızlık nedeniyle elinin kesilmesi ile karşı karşıya kaldığı ve bu meselenin de Osmanlıda adalet sisteminin ne denli sağlam olduğunun delili sayıldığı malum.. Hakeza Alman kralı büyük Frederik’in saray yapacağı bölgede değirmeni olan ve bu değirmenin yıkılmasına razı olmayarak krala karşı çıkan vatandaşın, “Neye güveniyorsun?” sorusuna, “Berlin’de yargıçlar var!” sözüyle mukabele etmesi, Alman adaletinin de ne denli sağlam olduğunu göstermesi adına kayda değer bir misal. Hak ve adalet her milletin her fikrin ortak doğrusu.. Bununla birlikte, bir alman düşünür olan Göte (Johann Wolfgang von Goethe), Almanların hak ve adalete olan hassasiyetine rağmen, “Nizamsızlık yapmaktansa haksızlık yapmayı tercih ederim” diyerek hakkın ötesi, yani nizamın (düzenin) önemini gözler önüne sermekte. Çünkü en büyük haksızlık nizamsızlıktır. 


Birinci dünya savaşında, kendisine emredilen cepheyi savunan fakat gerisin geriye kaçan Fransızı takip ederek ölümcül darbeyi indirmediğinden suçlu bulunan Alman generali savunmasında, “Ben, bana emredileni yaptım ve kendi cephemi savundum. Eğer emredilmiş olsaydı Fransızı takip edip onu mağlup ederdim. Ancak bu, emre riayetsizlik olurdu. Hele bu takip olumsuz sonuçlansaydı, o zaman da vatana ihanetle beni yargılamaz mıydınız?” diyerek, disiplin ve bunun sonucu olan düzenin önemini mahyalaştırır.  


Öte yandan, disiplinin tersi olan özgürlüğü, başıboşluk bilmek ve aklına geleni yapmak olarak anlamak, özgürlüğü, anarşi ile karıştırma gafletinden başka bir şey değildir. Gerçek özgürlük, sınırları geniş fakat kuralları belli, bir ölçüler manzumesi.. Trafikte kırmızı ışıkta durmama özgürlüğü, insani bir özgürlük haysiyeti olamaz.. Dolayısıyla özgürlük kavramı, disiplin içerisine gömülmüş bir fikir, diyalektiği ise disiplindir denebilir. Bu iki zıt anlayışın meczinden (Karışım) ise nizam doğar. 


Verilen görevi kemali ciddiyetle yapmak, nizamın vazgeçilmez şartı.. “Nizam ve onun gerektirdiği disiplin ise bir davanın manivelâsı”.. Mevzu, zıt kutuplar arası muvazenenin (Denge) üstün nizamına geldiğinde, emir gereği yapılan küçük bir yardımın bile keyfî yapılan binlerce fedakarlığa müreccah (Tercih edilen) olduğu görülür.. Akla ters gibi duran bu hakikat, su sızdırmaz bir mutabakat halinde emre riayet ve sadakatin önemini vurgular. 


“Devler gibi eser vermek için karıncalar gibi çalışmalı”. Yarın vazifenin son günü olduğu bilinse, bugünkü işler bitmeli. Yarın kıyamet kopacağı bilinse, eldeki ağaç dikilmeli. Bu emir, bir yönüyle, sosyal hayatın nizamı için şart olan, başlanan işi bitirmek olarak ele alınabilir. Yoksa, özgürlüğü ve özgür iradeyi, keyfî alınmış kararlarla özdeşleştirdikten sonra en küçük bir zorlukta görev mahallini terk etmek ve sular durulduğunda tekrar peyda olarak fazilet şahlanışları göstermek ve bunu da özgürce alınmış bir karar olarak lanse etmek anlayışı değil. Bu tip bir zihniyete sonuna kadar karşı olduğumuzu bildirmek ve “Gemiyi ilk terk eden farelerdir” diyerek, disiplin, düzen ve görev aşkını ölçülendirmek borcundayız.