Gaziantep Üniversite Hastanesi Haber Bülteni

Dış-İç Meselesi Gölge Hakikat


Doç. Dr. Murat Taner Gülşen | Hastane Başhekim Yardımcısı


Eşyayı, sadece aklın kuşattığı sınırlardan ibaret görüp, zamanla mukayyet bilmek, akılla, aklın ötesi (entüvisyon) hakkında hüküm vermeye benzer. Oysaki her şeyin bir fenomeni (dış görünüm) bir de nomeni (cevher, öz) var. Eşyanın dış yüz kabartısından (plastika) ibaret olan “görünen âlem”, aslı peçeleyen bir örtü.. Fenomenin nomene nispeti, gölgenin aslına kıyası ölçüsünde.. Tıpkı aynadaki hayalin, zatına nispeti gibi; sahibinin aynı fakat bizzat kendisi değil.. İşte bu nedenle “bana eşyanın hakikatini göster” diye yüzünü yerlere süren bir mizacın arzusu, fenomen olarak gördüğü eşyasının nomenine ulaşma emelinden başka bir şey değildir. 

Dış içe, iç dışa dönse, eşyanın hakikatine ulaşılır ve sır ortadan kalkardı.. Aklın kuşattığı hiçbir yerde olmayan sır, artık meçhul olmaktan çıkar ve bu da meçhulü arayan ilim ve sanatın sonu olurdu. O halde, eşyanın plastikası, sırrın bizzat kendisi.. Plastik cerrahı da, esasen, bu yönüyle bu esrar perdesini aralayan bir kaşif olmak borcunda.. Bütün bu sebeplerden dolayı, “dış” ve “iç” meselesi, bir bütünün iki yarısı olduğu halde, ayrı ayrı tasnif edilmeli ve kıymet hükmü de ona göre konulmalı. Bu iki antite, her zaman bir oran dahilinde ölçülenmek ve dengede olmak mecburiyetinde; aksi halde ne istikrar, ne düzen, ne mizan.
 

Doğu-batı muvazenesinde aşikâr olarak gün yüzüne çıkan “dış” ve “iç” meselesi, doğuyu, batının batını (içi), batıyı da, doğunun kabuğu (dışı) şeklinde anlamamızı kolaylaştırır. Batı, kuru aklın verdiği bir dış yüz köpürtüsüyle ayrıcalıklıyken, doğu, derinlemesine duyuş ve seziş imkanı sağlayan ruh derinliğiyle imtiyazlı. En somut örnekleriyle; batıda evlerin dışı, doğuda içi daha bakımlı.. Batı, meyvenin şekline, doğu tadına meftun. Batıdan filozof, doğudan peygamber.. Geometri batı buluşu, cebir doğu dehası. Örnekler yığın yığın. İdeal olanı ise, bu iki antitenin birleştirilmesinden ibaret.  
 

“Dış” ve “iç” meselesini birbirinden bağımsız ve müstakil hadiseler olarak ele almak, tek kanatla bir kuşu uçmaya zorlamak kadar akla uzak... Su sızdırmaz bir mutabakat halinde olan bu iki olgu, “tam oluş”u anlamada bir anahtar rolünde. 


Yıkılan sarayımdan, tek bir nakış kalmadı 
Dışa mıhlandı gözler, içe bakış kalmadı.                      
                                              NFK