ÇÖZÜM ODAKLI İŞ ANLAYIŞI
Her mesleğin kendi içinde zorlukları vardır. İdarecilik işiyle uğraşmanın zorluğunu herkes bilir ancak idareci ile çalışmanın zorluğunu pek kimse bilmez. İdareciyi görmek için gelen kişilerin ses tonu, ortamda geçen konuşmaların içeriği, tavırlar, meseleler ve daha neler neler hep o idareci odası önündeki bekleme salonunda ve yönetici asistanlığı yapan sekreterin gözü önünde olur.
İnsan, konumu ne olursa olsun, bağlı bulunduğu birimde imkanları dahilinde işini layıkıyla yapmalıdır. Sorunların çözümünde öncelikle iyi bir dinleyici olunmalı ve daha da önemlisi empati yapmalıdır. Kanaatimce, "Dinlemesini bilirseniz cahilden bile bir şeyler öğrenirsiniz!" sözü ilke edinilirse, başarı da bu güven ve sabrı takip eder. Bir yönetici asistanı, muhatabının dili, dini, rengi ve ırkına bakmaksızın onu sabırla dinleyip en pratik ve doğru çözüm yolunu bulabilmeli. Bunu başarabilmek ve sorumluluğunun gereğini yerine getirmek için de lüzum halinde hiç çekinmeden inisiyatif kullanabilmelidir. Evet, işte bu benim işimin en sevdiğim yanlarından birisidir. Çaresiz kalmış kimselerin, kendilerine gösterilen alakadan dolayı yapmış oldukları samimi dualar, hayır sözleri ve memnuniyet ifadeleri... Meslek hayatımda defaatle tezahür eden bu tablo, bana hep manevi bir rahatlama, çalışma aşkı ve ruhi bir haz vermiştir. Bu hissiyata mazhar olmak ise sanırım çok az meslek için söz konusudur.
İş yoğunluğu ve iş stresinin arasında birkaç dakikalığına dahi bile olsa muhatabınız gibi hissedebilmek ve kendinizi onun yerine koyabilmek hiç şüphesiz çözüm odaklı yaşamanın gereği olduğunu düşünüyorum. "Söz var iş bitire, söz var baş yitire!" cümlesinden bahisle, sevdiği bir yakınını henüz kaybetmiş, öfke ve üzüntü patlaması yaşayan bir kişiye, üstün körü başsağlığı dileyip onun derdini önemsemiyor hissini vermek, empati yapmayı hiç bilmemek anlamına gelir. Oysa ki, muhatabın üzüntüsüne ortak olup o acıyı yaşıyormuş gibi "Allah mekanını cennet etsin!", "Kalanlarına sağlık sıhhat versin!" tarzında dualarla yapılan samimi yaklaşımlar, acıyı bir nebze dahi olsa hafifletir. Profesyonellik bir yana, bu davranış, insan olmanın bir gereği değil midir?
Tabi ki bütün bunlar bir ekip işi.. Yıllar geçtikçe, ekibinizle uyum içinde olmanın ve birlikte çalıştığınız insanlarla kurduğunuz iyi iletişimin sayesinde problemlerin üstesinden gelinebileceğini öğreniyor insan. Elbette ki çözüme kavuşmayan ve tek başına üstesinden gelemeyeceğimiz konular da olabiliyor; bunlar için de yol göstermek, bazen o işi çözmek kadar etkili oluyor.
Muhatabınız kim olursa olsun adil davranmak lazım. Zira insan özel yaşantısında bazı konularda farklı tepkiler verebilecek iken, iş yaşantısında bunları tolere etmeli, farklı davranabilmelidir.
İyi insan çevresine faydalı olan insandır. Hiç karşılık beklemeden, yüce bir gaye uğruna sarf edilen çabalar insana haz veriyor. İnsanı insan yapan da sahip olduğu güzel hasletleri değil midir?
Hizmet ve çözüm odaklı olunduğu sürece, hiç şüphesiz başarı da, beraberinde mutluluk getirecektir. Akıp giden ömrümüzde insanlara faydalı olabiliyorsak ne mutlu bizlere..
Gökçen Karagöz Tepe
Başhekim Sekreteri