Gaziantep Üniversite Hastanesi Haber Bülteni

“Böbrek Hastalığı Tüm Organları Etkiler”


Hizmet anlayışıyla sadece bölgede değil Türkiye’de sayılı kliniklerden biri olan GAÜN Nefroloji Bilim Dalı’nın adından söz ettiren başarılı hekimi Prof. Dr. Celalettin USALAN bültenimizin bu ayki konuğu oldu. 

 

Hastalarla kurduğu kuvvetli iletişim yönüyle farkını ortaya koyan, iyi doktor olunabileceğini ancak her iyi doktorun hastaya fayda sağlayamayacağını ifade eden Prof. Dr. Celalettin USALAN gerek böbrek hastalıklarına yaklaşım konusunda gerekse böbrek nakli konusunda yaptığı başarılı çalışmalarla bölge halkına adını sıklıkla duyuruyor.    

 

Bir nefrologun her şeye hâkim olması, bütün tıbbı bilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Celalettin USALAN böbrek nakli konusunda, “Kamu hastaneleri arasında Türkiye’de en iyi olan yerlerden birisi biziz. Nakil hastasının takibi, hastayla ilgilenmesi zor olduğu için her hastane bu işin içine girmiyor. Biz 2010’da ilk nakli yaptık. Şu ana kadar ise yaklaşık 220 tane böbrek nakli yaptık. Bu konuda kamu hastaneleri arasında ilk beşin arasında yer alıyoruz” ifadelerine yer verdi.

 

Prof. Dr. Celalettin USALAN ile gerçekleştirdiğimiz o röportajla sizlerleyiz…

 

 

Öncelikle kısaca kendinizden bahseder misiniz?

 

Nevşehir’de 1968 yılında doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Nevşehir’de tamamladım. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. Mezun olduktan sonra 1992 yılından 1997 yılına kadar iç hastalıkları uzmanlığını, 1997’den 2000 yılına kadar da nefroloji uzmanlığını Hacettepe’de yaptım. Daha sonra Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne yardımcı doçent olarak atandım. Profesörlüğümü 2006 yılında aldım. Gaziantep Üniversitesi bünyesinde nefrolojiyi ilk biz kurduk. Kuruluş aşamasında da görev aldım. Nefroloji Bilim Dalı Başkanı olarak görev yaptım. Mesai saatleri içerisinde hastanede çalışmalarımı sürdürüyorum. Daha önceki dönemlerde enstitü müdür yardımcılığı, dekan yardımcılığı, başhekim yardımcılığı gibi idari görevlerim de oldu.

 

Alanınızda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

 

Nefroloji Bilim Dalı’nı GAÜN Hastanesi bünyesinde kurduğumuzda sadece büyük şehirlerde nefroloji vardı. Türkiye’de her yerde yoktu. Hasta yoğunluğu açısından en yoğun nefroloji bilim dallarından biri olarak hizmet vermeye başlamıştık. Periton diyalizi, hemodiyaliz ve 2008 yılından bu yana da böbrek nakli faaliyetlerimiz olmaktadır. Diyaliz ünitemiz 20 makineden oluşmaktadır. Türkiye’deki üniversite hastaneleri arasında en yoğun hasta sirkülasyonuna sahip hastaneler arasında yer almaktayız. Hastalarımızı nakil imkânı varsa öncelikle nakle yönlendirmekteyiz, eğer öyle bir imkânı yoksa da diyaliz programına almaktayız. Biz 2010 yılından bu yana yaklaşık 220 böbrek nakli yaptık. Nakil işi multidisipliner bir anlayışa sahip olduğu için, bu konuda genel cerrahi ile birlikte çalışmaktayız. Kurulduğumuz dönemden bu yana bölüm olarak yüzde yüz doluluk oranıyla çalışıyoruz.

 

Nefroloji Bilim Dalı olarak ilgi alanlarımızı, baktığımız hasta gruplarını; glomerülonefritler dediğimiz hastalıklar, üriner taş hastalığı, idrar yoluyla ilgili enfeksiyonlar şeklinde sıralayabiliriz. Bunların yanı sıra hipertansiyon hastaları da bölümümüzce takip edilmektedir. Bu hastaların tanı ve takibi bölümümüz tarafından yapılmaktadır.

 

 

GAÜN Hastanesi Nefroloji Anabilim Dalı kaç kişilik bir ekipten oluşuyor? GAÜN Nefroloji Anabilim Dalı’nı farklı kılan nedir? Yenilikleriniz var mı?

 

Bölümde görev yapan 2 öğretim üyesi var. Doç. Dr. Özlem Usalan ile birlikte görev yapmaktayız. Özlem Hoca yaklaşık olarak 15 senedir burada görev yapmaktadır. Dâhiliye bölümünden asistanlarla çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Nefroloji alanında dünyada neler yapılıyorsa hastanemiz bünyesinde de tüm bunların hepsi yapılmaktadır. Bizim en önemli farklılığımız bölüm olarak randevu sistemiyle çalışmamızdır. Günlük olarak tüm hastalara bakıyoruz. Bölümümüze acil servisten çok hasta geliyor. Acilden gelen o hastaların, yer durumuna göre aynı gün içerisinde ya da ertesi gün mutlaka yatışını yaparız. En önemli gördüğümüz işlemlerden bir tanesi renal biyopsidir. Çünkü bu biyopsi Gaziantep’te bizden başka bir yerde yapılmıyor. Hastaları tedavi etmemizin yanı sıra öğretim üyesi olma yanımız da söz konusu. İki öğretim üyesi olmamıza rağmen ders yükü yüksek bir bölümüz. Bilimsel çalışma aşamasında da aktif bir bölümüz. Benim ulusal ve uluslar arası olmak üzere 100 civarında yayınım var. Doç. Dr. Özlem Usalan’ın da 50 civarında var.

 

 

Celalettin Usalan ismi Gaziantep’te ve bölgede sürekli olarak başarıyla anılıyor. Bu başarının sırrı sizce nedir?

 

Bizim düzenli yürüyen bir sistemimiz var. Bir öğretim üyesi olarak hastaneye istediğimiz saatte gelme lüksü içinde değiliz. Burada 18 yıldır görev yapıyorum. Çok önemli bir işim olmadığı takdirde saat 8.00’de hastanede olurum. Saat 17.00’den önce de çıktığım duyulmamıştır. Hafta sonu diye bir kavramımız da yok. Kuruluş aşamasından bu yana burada olduğumuz için hastalarla iletişimimiz çok kuvvetlidir. Bizim hastalarımız uzun dönem hastalarıdır. Bu sebeple zamanla arkadaş gibi oluyoruz. Yirmi dört saat boyunca telefonumuz da açıktır. Hastaya zaman ayırmamız, onları anlamaya çalışmamız bu başarıyı perçinliyor. Hastaya “İlaç yazdım sana, hadi git” şeklinde değil neyi niye yaptığımızı mantığıyla anlatarak yaklaşıyoruz. Hastalarla ilişkiyi sağlam tutuyoruz. İyi doktor olunur ama her iyi doktor hastaya fayda sağlayamaz.

 

Böbrek hastalıklarının belirtileri nelerdir? En sık karşılaştığınız vakalar nelerdir?

 

Böbrek hastalıklarının belirtileri diye bir şey maalesef yoktur. Böbrek hastalıkları sinsidir. Hasta uzun zamandır böbrek hastalığı yaşıyordur ama farkında değildir. Örneğin hasta grip olmuştur bu sebeple acil servise gelir. Doktorlar hastaya “Senin diyalize girmen lazım” derler. Hasta bu duruma şaşırıp “Ben idrar yapabiliyorum, ne diyalizi?” der. Bu gibi durumları sıklıkla yaşıyoruz. Bilinmeli ki idrar yapmak böbreğin normal olduğunu göstermez. Böbrek hastalıklarına neden olan ve ülkemizde yaygın görülen hastalıklar var. Bu hastalıklar; tansiyon, şeker hastalığı, nefritler bir de taş hastalığıdır. Bunların hepsi böbrek yetmezliğine neden olur. Bu sebeple yılda bir böbreklerin gösterilmesi gerekmektedir. Bu rahatsızlık ne kadar erken yakalanırsa o kadar iyi olur. Böbreği düzeltme şansı olmaz ama diyalize giden süreyi uzatmış olursunuz. Bir nefroloğun her şeye hâkim olması, bütün tıbbı bilmesi gerekiyor. Nefroloji demek genel tıp demektir. Kronik böbrek hastalığı tüm organları etkilemektedir. Çok sık görülen bir hastalıktır. Yöremizde de çok sık görülmektedir. Gaziantep merkezi bir yerde. Bu sebeple bölge halkı da tedavi için hastanemize geliyor. Biz bu nedenle 5-6 milyonluk hasta popülâsyonuna hizmet veriyor, çok yoğun çalışıyoruz.

 

Türkiye’de böbrek hastalıkları ne kadar yaygın? Diyaliz hastası sayısı nedir?

 

Böbrek hastalığı dünyada çok yaygın. Her 100 kişiden 13’ü böbrek hastasıdır. Her 100 kişiden 4 veya 5’inde de evre 3-4, son dönem böbrek yetmezliği dediğimiz böbrek yetmezliği söz konusudur. Türkiye’de ise yaklaşık olarak 100- 110 bin böbrek hastası var. Diyalize giren hasta sayısı ise 70 bin civarındadır. Hastanın yaşam kalitesi daha iyi olsun biz bu hastaları nakile yönlendirmekteyiz.

 

Böbrek nakli konusunda klinik olarak ne durumdasınız?

 

Kamu hastaneleri arasında Türkiye’de en iyi olan yerlerden birisi biziz. Nakil hastasının takibi, hastayla ilgilenmesi zor olduğu için her hastane bu işin içine girmiyor. Biz 2010’da ilk nakli yaptık. Şu ana kadar ise yaklaşık 220 tane böbrek nakli yaptık. Bu konuda kamu hastaneleri arasında ilk beşin arasında yer alıyoruz.

 

İleriye yönelik projeleriniz nelerdir?

 

Hizmet kalitemizi daha da yükseltmek istiyoruz. Ülkeye yeni nefrologlar yetiştirmek bunu yaparken de hastaya sunulan hizmeti arttırmayı hedefliyoruz. Böbrek nakli sayımızı da arttırmayı istiyoruz. Ancak bilinmeli ki amacımız sadece sayıyı yükseltmek değil. Standartlar ile birlikte sayıyı yükseltmektir.

 

Röportaj / Fotoğraf: Elif EMİROĞLU