Gaziantep Üniversite Hastanesi Haber Bülteni

Beyin Cerrahisi Bir Sabır İşi


Sürekli olarak büyüyen bir klinik olan GAÜN Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği’nde yapılan cerrahi operasyonlar adından başarıyla söz ettirirken, bu klinikte çok çeşitli zor ameliyatların da yapılması bölgede fark oluşturuyor.

 

Özveri ve sabır gerektiren bu riskli mesleğin başarılı ismi GAÜN Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Alptekin bültenimizin bu ayki konuğu oldu.

 

Beyin ve sinir cerrahisi kliniği olarak kimsenin müdahale konusunda cesaret edemediği hastalıklara, bile müdahale ettiklerini, her türlü ameliyatı yaptıklarını ifade eden Doç. Dr. Mehmet Alptekin, “Kliniğimizde çok çeşitli, zor ameliyatlar yapılıyor. Bu ameliyatlardan çok güzel sonuçlar alıyoruz. Yılların vermiş olduğu tecrübeyle riskli bölgelere müdahale etme kapasitesini taşıyoruz. Cerrahide sabır çok önemlidir. Biz bu müdahaleleri sabırla, inatla, yavaş yavaş ve dikkatli çalışarak gerçekleştiriyoruz” dedi.

 

İnsanlara faydalı olup bu faydayı görebilmenin mutluluk verdiğini dile getiren Alptekin’le gerçekleştirdiğimiz o röportajla sizlerleyiz.

 

Öncelikle kısaca kendinizden bahseder misiniz?

 

Aralık 1971 yılında Adana Kozan’da doğdum. İlk ve orta öğretimimi köyümde okudum. Daha sonra Adana Erkek Lisesi’nde liseyi tamamladım. Çukurova Üniversitesi’nde ise Tıp Fakültesi eğitimi aldım. Tıp Fakültesi eğitimimi tamamladıktan sonra 1994-2001 yılları arasında Hacettepe’de nöroşirurji ihtisası yaptım. Uzman olduktan hemen sonra 2001 Ağustos ayında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde çalışmaya başladım. Uzun bir süre uzman olarak çalıştım. Daha sonra yardımcı doçent kadrosuna atandım. Yaklaşık 2 ay önce ise doçent oldum.

 

Alanınızda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Ne tür cerrahi işlemler yapıyorsunuz?

 

Üniversite kliniği olarak büyüyen bir kliniğiz. Kliniğimizde yoğun bir cerrahi çalışma söz konusu. Akademik kadroda 3 doçent bulunuyoruz. Beyin tümörlerinden tutun da Lomber Disk Hernisi’ne (Bel fıtığı)  kadar her türlü beyin cerrahisi ameliyatını yapıyoruz. Her hocanın eğiliminin olduğu alanlar var. Ancak “Ben sadece beyin ameliyatı yaparım, ben sadece omurilik ameliyatı yaparım” diye bir gruplaşmamız söz konusu değil. Ben spinal cerrahi alanıyla daha çok ilgiliyim. Her türlü omurilik, omurga problemleriyle ilgileniyorum. Üniversite kliniklerinde çalışmayan meslektaşlarımız yalnız çalıştıkları için, doğal olarak ağır hastalarla ilgilenemiyorlar. İster istemez bize sevk etmek durumunda kalıyorlar. Biz bu ağır hastalarla da elimizden geldiğince ilgileniyoruz. Kliniğimizde çok çeşitli, zor ameliyatlar yapılıyor. Bu ameliyatlardan çok güzel sonuçlar alıyoruz.

 

GAÜN Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı kaç kişilik bir ekipten oluşuyor? GAÜN Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı’nı farklı kılan nedir? Yenilikleriniz var mı?

 

Kliniğimiz bünyesinde 3 akademik personelimiz ve 5 asistanımız var. GAÜN Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. İbrahim Erkutlu’dur. İbrahim Hoca’nın yanı sıra ben Doç. Dr. Mehmet Alptekin ve Doç. Dr. Murat Geyik burada görev yapmaktayız. En büyük farklılığımız; problemi büyük, ağır hastaları tedavi etmemizdir.  Cerrahi işlemlerimizde ileri teknolojiden çok yararlanıyoruz. Kliniğimizde yapılan cerrahilerde; gelişmiş cerrahi mikroskop, endoskop ve CUSA gereken hastalarda kullanılmaktadır. Hidrosefali tedavisinde ve hipofiz cerrahisinde endoskop kullanıyoruz. İleride endoskopik spinal cerrahi yapmayı da düşünüyoruz. Omurilik ve omurga ile ilgili ağır sorunlara gerekli müdahaleleri yapmaktayız. Kliniğimizde bu tür hastalarla daha çok ben ilgileniyorum. Hastalığın bulunduğu bölgeye göre bazen göğüs boşluğundan (Göğüs cerrahisi ile beraber) bazen karın boşluğundan cerrahi işlemler gerçekleştirmekteyiz.

Krainio-servikal bileşke dediğimiz kafa ile boyunun birleştiği yerde birinci ve ikinci servikal vertebra dediğimiz omurlar var. Onların cerrahisi zordur. Çünkü onların yanından vertebral arter dediğimiz önemli iki damar geçiyor. Bu damarlar beynin sapı dediğimiz, hayati fonksiyonların olduğu yerleri besleyen damarlardır. Burada yapılacak en ufak hata hastanın ölümüne sebebiyet verebilir. Sabırla ve dikkatli bir şekilde, damarları koruyarak bu bölgeye gerekli cerrahi müdahaleleri yapıyoruz.  Cerrahide tecrübe ve sabır çok önemlidir. Biz bu cerrahi işlemleri sabırla, inatla, yavaş yavaş ve dikkatli çalışarak gerçekleştiriyoruz.

 

 

Beyin sinir cerrahisi konusunda en çok yaptığınız cerrahi operasyon nedir? Hastanemizdeki cerrahi yoğunluk nedir?

 

Cerrahi yoğunluğumuz oldukça fazla oluyor. Benim haftalık 7-8 tane ameliyatım oluyor. Ameliyatlara sabah 8’de başlıyoruz. Çıkış saatimiz ise belli olmuyor. Ameliyatın yoğunluğuna ve seyrine göre bu durum değişiyor. Daha çok bel ameliyatları, problemli bel hastalıkları bize geliyor.

 

Yaşam koşulları, beslenme şekilleri beyin ve sinir hastalıklarını ne derece tetikliyor?

 

Yaşam koşulları, beslenme şekilleri spinal cerrahiyi çok etkiliyor. Çünkü omurga vücudun yükünü taşıyan, ayrıca vücuda hareketlilik kazandıran bir yapıdır. Gaziantep ve çevresinde kilo problemi yaşanmaktadır. Bol baharatlı, aşırı kalorili bir beslenme söz konusu. Bu nedenle kilo fazlalığı yaşanmakta. Kilo ise; omurgaya binen yükü artırıyor. Bu durum omurganın erken yaşta bozulmasına, deformitelere, omurilik kanalında daralma dediğimiz çeşitli sıkışıklıklara, yürüme problemlerine, idrar ve büyük abdest kontrolünü sağlayamama gibi durumlara sebebiyet veriyor. Kiloyu kontrol altında tutmak, kararında ve dengeli beslenmek gerekiyor.  Ayrıca günlük sportif aktiviteleri ihmal etmemek gerekli. Sporu bir yaşam tarzı haline getirmek lazım. Yürüyüş ve yüzme bel için en faydalı sporlar arasında yer alıyor.

 

Beyin ve sinir cerrahisinde dünyanın geldiği yer nedir?

 

Beyin cerrahisi alanında teknolojinin gelişmesiyle birlikte son 20 yıl içinde önemli gelişmeler oldu. Biz geçmişte; günde 1 ya da 2 ameliyatı ancak yapabiliyorduk.  Ameliyatlarımız çok uzun sürüyordu. Kemiği kestiğimiz cihazlardaki gelişmeler, ameliyat mikroskobundaki gelişmeler bizim cerrahi hızımızı çok arttırdı. Beyin cerrahisine ilk başladığım yıllarda bir ameliyatın 24 saat sürdüğü zamanlar oluyordu. Ama artık o ameliyatlar 4, 5 saatte bitiyor. Cerrahinin hızlanması, anestezideki gelişmeler; cerrahi operasyonlar esnasında beyin ve sinir hücrelerinin korunmasını sağlıyor. Cerrahi artık beyin ve sinir hücrelerine zarar verilmeden yapılabiliyor. Biz dokuyu daha az tahrip ediyoruz. Dokuya saygımız çok fazla. Durum böyle olunca, hastanın ameliyattan çıktıktan sonra yoğun bakımda kalış süreci kısalıyor. Aynı zamanda hastanın iyileşme süreci de daha hızlı oluyor. Eskiden ameliyat sonrasında bir hasta 10 gün hastanede yatıyorsa; şimdi üçüncü gün, dördüncü gün taburcu ediliyor. Hastaların iyileşme sürecinin daha hızlı olmasının yanı sıra fonksiyonel kayıplara da eskiye nazaran daha az rastlanıyor.

 

 

Bu mesleğin risklerinden bahseder misiniz?

 

Mesleğimiz; hata kabul etmeyen, zor bir meslek. Hastalarımızın bir kısmı buraya ağır ve ölümcül rahatsızlıklarla geliyor. Hastalıklarının seyrinden dolayı ise yaşam beklentileri az oluyor. Durum böyle olunca hasta ve hasta yakınları gergin oluyorlar. Hastalığı kabullenemiyorlar. Mesleğimiz çok titiz bir çalışma gerektiriyor. Beyine giden damarlarla meşgul oluyoruz, o damara verilecek ufacık bir zarar hastayı felç yapabilir. Bu nedenle risk taşıyan bir mesleğe mensubuz. Tabii iyi tarafları da var. Durumu ağır hastalar kliniğimize getiriliyor. Bu hastalara dakikalar içerisinde müdahale edilmezse hasta ya ölecek ya da felç kalacak. Müdahalesi yapılıp sorun ortadan kaldırılıyor ve hasta ameliyattan sorunsuz çıkıyor. Hastanın ameliyattan önce yaşadığı felçlik, ameliyat sonrası kendini iyileşmeye bırakıyor. Bu iyileşmeyi görmek mutluluk verici oluyor. Mesleğimi çok seviyorum. İnsanlara faydalı olup, bu faydayı, iyileşmeyi çabuk görmek tarifsiz bir mutluluk.

 

Unutamadığınız bir anınız var mı?

 

Unutamadığım çok anı var. Geçmişte asistanlık yıllarımda yaşadığım bir olay var. Ben nöbetçiyken, beni acilden aradılar. Bir çocuk hastada ağır hidrosefali dediğimiz durum vardı. Şuuru kapalıydı ve müdahale edilmediği takdirde hastayı kaybedecektik. Acilde beyin ventriküleri dediğimiz o boşluğun içerisine iğneyle giriş yaptım. Sıvıyı tahliye ettim, böylelikle hastanın şuuru açıldı. Daha sonra hastayı servise aldım, tedavisine orada devam ettik. Hasta yakınları bu durum karşısında beni gördükleri her yerde “Çocuğumuzu kurtaran doktor” diyorlardı. Halbuki yapılan müdahale basit bir müdahaleydi. Ama bu müdahalenin vaktinde yapılmış olması, hasta yakınlarında böyle bir intiba oluşturmuştu. Yaşanan bu olay, unutamadığım olaylardan bir tanesi. Bu ve bunun gibi yaşadığım birçok anım söz konusu.

 

İleriye yönelik projeleriniz var mı?

 

Spinal cerrahiyle ilgileniyorum, tabii bunu daha da geliştirmek istiyorum. Spinal cerrahi ile ilgili kliniğimizde çok çeşitli işlemler yapılmakta ancak kliniğimizde yapılmayan hiçbir işlemin kalmamasını istiyorum. Endoskopik spinal cerrahi ile ilgili malzemeleri temin edince, uygun hastalarda endoskopik spinal cerrahiye başlayacağız.

 

Röportaj/Fotoğraf: Elif EMİROĞLU