Artı Sıfır Eksi Sıfır Müspet Menfi İşler
Doç. Dr. Murat Taner Gülşen | Hastane Başhekim Yardımcısı
Matematikteki sayı doğrusundan mülhem, sıfır noktasından sağa doğru ilerleme müspet (pozitif) bir hususiyet arz ederken, sola doğru atılan adım, menfi (negatif) bir hamle belirtir. Bu iki zıt kutbun ortası anlamına gelen ve tarafsız olduğu varsayılan sıfır noktası, eğer bir varlık belirtiyorsa, yönünü artı kutba doğru çevirmekle pozitif, eksi kutup içinse negatif bir ayrımcılığın ilk eylemini gerçekleştirir. Fakat yuvarlak bir şekille ifadelendirilen sıfır, güya sözüm ona, daire dehası sayesinde tarafsız olduğunu vurgular.
Sıfır noktasında durup, sağına soluna bakınmaktan öte bir gücü olmayan fakat müspet yönde iş yapmak isteyen ve küçük iradesini bu yönde kullanan bir mizacın belirteceği belki de tek hamle, yönünü pozitif tarafa çevirmek ve böylece, “artı sıfır” unvanını almak olacaktır. Bu isteğin tam tersi ise “eksi sıfır” olup, yönünü negatif tarafa çevirerek niyet bildirmektir. Aslına bakılacak olursa, insan için bu iki hareketten başkası yoktur; sağ cenahtaki kazanımlar sağa teveccühün ödülü, soldaki kayıplar ise sola yöneldikten sonra gerçekleştirilen eylemin cezası.. Çünkü, olumlu (pozitif) teşebbüsler, insanın beklenen, doğal yapısının bir gereği iken, olumsuz (negatif) tutumlar, bu doğal yapıyı zıttına zorlamak ve böylece tabiatını bozmaktan başka bir şey değildir.
Bu nedenle müspet işlerin yapılmasında bir suhulet (kolaylık), menfi işlerde bir zahmet söz konusudur. Ensefalopatik (şuur bulanıklığı) bir hastaya sayı sayma testi bu bilgiye dayanarak yapılır. Hastadan 1’den 10’a kadar sayması, eğer başarırsa daha sonra da 10’dan 1’e doğru geri geri sayması istenir. Çıkarma işlemini doğru yapabilen hasta, taburcu olabilecektir. Çünkü çıkarma işlemi daha güç olup, toplama işlemine göre daha ciddi bir kognitif (bilişsel) fonksiyon ister. Bu nedenle, bir kişi sevmediğini sevmeye zorlanabilir fakat sevdiğinden vazgeçmeye zorlanması ona giran (ağır) gelir.
Öte yandan, müspet işler benimsenmeye, menfi işler ret edilmeye meyilli.. Güneş doğarken iyi, batarken kötü; para kazanırken kendi hakkı, kaybederken adaletsizlik; ödülde hak ittihazı, cezada isyan bayrağı. Hakeza, öğrencinin aldığı not iyiyse kendi aldı, zayıfsa öğretmen verdi.. Oysaki, “artı sıfır” ya da eksi sıfır” olmaktan öte bir irade gösteremeyen ve hükmü bu kadar cüz’i olan bir mizacın, olup biten işlere bakış açısı; ne olduysa iyi olmuştur çünkü benim dahlim yok, ben sadece taraf bildiriyorum, ötesi beni ilgilendirmez demeli değil mi?
Pozitife alışkanlık kolay, negatife ise zor.. Durum böyleyken, kazanmayı itiyat (alışkanlık) haline getiren bir anlayış sahibinden zorla alınan bir zerre, o şeyin yoktan var olmasıyla duyulan sevince nispetle, tarifsiz düzeyde acı verici olmakta.. Çünkü pozitif anlamda kâr yapmaya alışkanlık çok kısa sürede olurken, bunun terkine zorlanmak ve bu standartla yaşamaya mecbur edilmek zorların zoru.. Sağlık müspet, hastalık menfi kabul edilirse, sıhhatli olma durumu normal kabul edildiğinden, buna adaptasyon tabii bir alışkanlık halinde. Oysaki hastalık, ancak sıhhatin kaybı ile anlaşılan ve alışılması güç bir antite.
Bir toplum da, tıpkı sağlık gibi pozitif cenahta sayılabilecek rahatı, huzuru bir kez gördü mü, daha sonra onun regresyon göstermesi (geri adım atması), sosyolojik olarak oldukça güç olur. Yolculuğunu ata binerek yapmaya alışmış birini, piyade olmaya mecbur etmek gibi bir şey.. Olumsuza ünsiyet, bünyeye ters.. Çünkü bir Mecelle kuralı olarak; zarar kadim olmaz.