Gaziantep Üniversite Hastanesi Haber Bülteni

Afet Planı


Prof. Dr. Behçet AL
 

Sağlık Bakanlığı tarafından 2008 yılında mecburi tutulan, afet sonrasında hastaların teşhis ve tedavisinde başarılı olmak, ortaya çıkabilecek sorunları en aza indirmek amaçlı kurulan Hastane Afet Planı (HAP) Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde başarılı bir şekilde faaliyet gösteriyor.

 

GAÜN Hastanesi, Hastane Afet Planı komitesinde Acil Tedavi Birim Sorumlusu olarak görev yapan Prof. Dr. Behçet AL ile Hastane Afet Planı hakkında merak edilenleri kapsayan bir söyleşi gerçekleştirdik. 
Aktif olarak 35 kişilik bir ekiple çalıştıklarını ifade eden Behçet AL, ”Şu an dinamik bir yapımız var. Tabi ki herhangi bir afet durumuyla karşılaşmak istemeyiz ama böyle bir durumla karşılaşırsak bu duruma pratik olarak hazır bir vaziyetteyiz” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Behçet AL ile yaptığımız o söyleşimiz sizlerle...

 

Hastanemizde oluşturulmuş bir komite söz konusu. Bu komitenin adı Hastane Afet Planı (HAP). Peki, bu komite ne zamandır faaliyette?

Hastane Afet Planı (HAP) 2008 yılında devlet tarafından mecburi tutulan, hastanelerde olması gereken bir kuruluştur. Bizde ise tam olarak 2010 yılında faaliyete girdi. Bu kuruluş her yönetim değişiminde tekrar revize ediliyor. Bu sebeple bizde tekrar revize ettik. Hastanemizde son 2-3 yıl içerisinde meydana gelen patlamalardan dolayı hastanemizde de bir afet durumu yaşadık. 

 

Sayın Hocam, bu komitede ki görev ve yetkilerinizden de bahseder misiniz?

Ben Acil Tıp Uzmanıyım. Hastane Afet Planı organizasyonunda ise Acil Tedavi Birim Sorumlusu olarak görev yapıyorum. Ambulansların hastaneye girişiyle başlayan, acil servis içerisinde devam eden organizasyonun sorumlusuyum. Hastanın ameliyathaneye, yoğun bakıma, ilgili kliniklere transferi, bakımı, tedavisi, yatışı, taburcu olmasıyla ben ve acil servisteki diğer öğretim üyesi hocalarımız ilgileniyor. 

 

Hastanemizde Hastane Afet Planı olarak ne tür çalışmalar yapılıyor? İşleyişi nedir? Bizimle paylaşır mısınız?
Hastane Afet Planı çerçevesinde yılda iki kere pratik yapmak gerekiyor. Bu komitede de yer alan isimlerle beraber emniyetin, itfaiyenin de dâhil edildiği geniş perspektifli pratikler yapılmalı. Bazı sıkıntılardan dolayı bu pratikleri çok yapamadık ama şu an dinamik bir yapımız var. Tabi ki herhangi bir afet durumuyla karşılaşmak istemeyiz ama böyle bir durumla karşılaşırsak bu duruma pratik olarak hazırız. 
Hastanemizde aktif olan 850 küsur yatak kapasitemiz var. Herhangi bir afet durumunda bu yatak kapasitesinin kullanımı hastane Başhekim’inin yetkisinde oluyor. Afetlerde en önemli sistem triaj sistemidir. Triaj, hastaların önemlilik derecelerine göre seçimidir. Merhametli bir sistem değil gibi görünüyor. Ancak işin arkasında yatan başka bir durum söz konusu. Olay yerinde çok fazla hasta varsa müdahale ile kurtarılması mümkün olmayan hastalara karışmıyoruz. Çünkü kurtulma imkânı olan hastaya yoğunlaşmamız gerekiyor.Belirli bir gücümüz olduğu için olay yerinde çok fazla sayıda hasta olduğu zaman seçim yapmak durumunda kalıyoruz. Bu konuyla ilgili ciddi bir sıkıntı yaşıyoruz. İnsanların hepsi öncelikli olarak kendi hastasına müdahale edilmesini istiyor. Triaj sisteminin mantığını topluma çok anlatamadık. Dolayısıyla toplumda bunu henüz benimseyemedi. Afetlerde öncelikli olarak çok iyi bir triaj sistemi yapılmalıdır. Hastaların ölüm oranını azaltan, hayatta kalma şansını arttıran, kısa zamanda faydalı işler yapmamızı sağlayan en önemli sistemdir. Bu normal şartlarda uygulamadığımız bir durum. Ancak afet durumunda öncelikli olan hastaları düşünüp, taburcu edilebilecek durumdaki hastaları taburcu edip, yer açıyoruz. Bu durumda “Benim hastam, diğer hastadan daha mı az kıymetli” şeklinde bir algı olabiliyor. Bu algının oluşmaması için bu sebepleri sizler vasıtasıyla anlatmak istedim.

 
Geçtiğimiz günlerde yaşanan terör saldırısı sonrası hastanedeki afet planı işleyişi nasıl oldu? Bahsedebilir misiniz?
Akşam 21.30 civarı yaşanan patlamayı duyar duymaz acil servise geldik. Buraya intikal ettiğimizde iki hastamız gelmişti. Daha sonra 7’si çocuk olan 14 hasta geldi. O gün genel cerrahide, ortopedide, beyin cerrahisinde, acil tıp uzmanları ve hocaları dâhil olmak üzere öğretim üyeleri ve asistanlarıyla birlikte kan bankası sorumlusu, ameliyathane sorumlusu, laboratuvar sorumlusu dâhil herkes buradaydı. Hatta stajyer öğrencilerimiz bile nöbetleri olmamasına rağmen buradaydı. Yüzden fazla sayıda sağlık ekibi vardı ve hastaların tedavisiyle ilgili hiçbir sıkıntı yaşamadık. Çok başarılı bir işleyiş gerçekleştirdik. Bu sebeple sizler vesilesiyle emeği geçen tüm çalışanlara teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

 
Peki, kaç kişilik bir ekiple çalışıyorsunuz?
Şu anda aktif olarak 35 kişilik bir ekiple çalışıyoruz. Başhekim, başhekim yardımcıları, hastane müdürleri ve müdür yardımcıları, başhemşire, hemşire yardımcısı, psikiyatrımız ve bütün acil hocaları başta olmak üzere hepimiz bu oluşumun içindeyiz. Aynı zamanda ameliyathane sorumlumuz, laboratuvar sorumlumuz, güvenlik sorumlumuz, halkla ilişkilerden sorumlu personelimiz de bu ekibin içerisinde yer alıyor. Biz bu afet planı içerisinde Cerrahi Afet Timi de kurduk. Bu ekibin içerisinde başta,  Acil Uzmanları olmak üzere Genel Cerrahi Uzmanları, Ortopedi Uzmanları, Beyin Cerrahi Uzmanları, Göğüs Cerrahi Uzmanları, Damar Cerrahi Uzmanları ve Çocuk Cerrahi Uzmanları yer alıyor. Aynı zamanda psikolojik destek sağlamak amacıyla Psikiyatri Uzmanımız ve Psikoloğumuz da yer alıyor. 
 

Bundan sonraki süreçte yapacağınız çalışmalar ve faaliyetler hakkında bilgi verebilir misiniz?
Şu gerçeği kabul etmemiz lazım. Biz ülke olarak savaş bölgesindeyiz. Yaşadığımız coğrafyada hiç arzu etmediğimiz olaylar yaşanıyor. Bunun yanı sıra deprem bölgesinde yer alıyoruz. Bu gerçekleri kabul ederek bu oluşumların içerisinde yer almalıyız. Böylelikle bu çalışmaları daha da güçlendirebiliriz. Afet planı organizasyonunu pratikler yaparak, daha çok bir araya gelerek daha da verimli hale getirebiliriz. Dünya, Türkiye’yi afetlere müdahale konusunda bir numara olarak görüyor. Bu benim kendi tespitim değil; dünyaca meşhur afet uzmanlarının görüşleri bu şekilde. Bu durumu daha da geliştirebiliriz. Ancak bu konuda gerçekten iyi bir noktadayız. Hatta toplumumuzu da bu konuda bilinçlendirmeliyiz. Çünkü ilk müdahaleyi o bölgede yaşayan insanlar yapar. Biz kendimizi yetiştirmekle mükellef olduğumuz kadar toplumumuzu da bilinçlendirmekle mükellefiz. Dünya’nın tüm gelişmiş ülkeleri insanlara temel yaşam desteğiyle ilgili olarak eğitimler veriyor.Eğitimi veren ülkelerde ölümlerin oranı eğitimle birlikte azalıyor. Bizde bu tür çalışmaları yapmaya devam edeceğiz. 
 

Söyleşimiz esnasında bize eşlik eden hastanemizin Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ahmet Ünal’da işleyiş hakkında bilgi verdi.
Doç. Dr. Ahmet Ünal: Travmayla birlikte başlayan psikososyal destekte önemlidir. Akut olarak olayın şokunu yaşayan hastalar bu süreç anında acile gelecektir. Onları rahatlatıp, yakınlarıyla konuşmak gerekiyor. Ancak psikiyatrın temel işi o travmadan sonraki günlerde başlıyor. Yaşanan travma sonrası stres bozuklukları, depresyon gibi konularda psikiyatrik müdahalelerde 
bulunuyoruz. 

 

Röpörtaj: Elif Emiroğlu