Gaziantep Üniversite Hastanesi Haber Bülteni

Adalet, Eşitlik


Doç. Dr. Murat Taner Gülşen | Hastane Başhekimi
 

Hayatı, girinti/çıkıntı olmaksızın, düz bir zemin halinde, her platformda eşit görme gayreti, adaletsizliğin örneğiyken, bir şeyi hak ettiği yere koymanın adı adalet.. Bunun tersini yapmaksa zulüm.. Yüksekte olması gereken bir eşyanın alçağa konması ne kadar yanlışsa, alçaktaki bir eşyanın da hak etmediği halde yükseğe yerleştirilmesi, aynı şekilde haksızlık ve adaletsizlik.
 

Eşit paylaşımların adalet zannedilmesi, aslında bir matematik mahrumiyetinin işaretidir. Çünkü adalet çoğu kez orandadır, oysaki eşitlik, rakamda.. Bu nedenle “Matematiğin iyi olmadığı yerde adalet olmaz” (John Nash).. Herkese eşit pay edildiğinde, adalet yoksunluğunun bir alamet-i farikası (en belirgin özelliği) olarak kaos, bu zeminde kendini hemen gösterecek ve her şey alt üst olacaktır. Adaletin kuvvetli, kuvvetlinin de adil olması gerekir. Çünkü vicdanları kanatan, eşitliğin değil adaletin bozulmasıdır. 
 

Allah’ın bir pulunu bekleye dursun on kul,
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul,
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa,
Yaşasın kefenimin kefili kara borsa... NFK


Adaletin, yine matematiksel olmakla birlikte, oransal bir ahenk iktiza ettiğini söyledik. Mesela, vücutta lökositler savaşçı hücre topluluğu olarak bilinmektedir. Bunun bir üyesi olan nötrofilin artması ise, bir enfeksiyon belirtisi olarak düşünülür. Bazı tıbbi durumlarda, nötrofil sayısı az olmasına rağmen, lökositlerin tamamına nispetle artmış kabul edildiğinden, yine bir enfeksiyon belirtisi olarak alınır ve tedaviye başlanır. Yani vücutta da rakamsal değil oransal bir uyum var.. Her şey oran, her şey bir düzen ve nizam içerisinde.. 
 

Bu bağlamda düzen ile tertibi de ayırt etmek gerekir. Eşyanın, göze hitap eder bir estetik kaygıyla yan yana dizilmesi, tertibi ifade ederken, dağınık gibi görünse de, arandığında hemen bulunacak şekilde, bir mantık örgüsüyle dizilmesine, düzen, nizam diyoruz. Bu nedenle asıl mesele, eşyanın hangi maksatla bir araya getirildiğidir. “Atın önüne et, itin önüne ot koymak”, hem candan, hem canandan olmaya denk. 
 

Bir pasta, iki kişi arasında paylaştırılmak istense, bunun en adaletli yolu, pastayı kesecek bıçağın birine, kesilen parçayı seçme hakkının da diğerine verilmesi olacaktır. Hakeza, komşu tarlaya, koyunlarının girmesine mani olmayan ve böylece sürünün tarladaki ürünleri harap etmesine sebebiyet veren sürü sahibi hakkında verilecek adil karar; sürü sahibinin hatasına karşılık, sürüdeki hayvanları tarla sahibine vermek değil, sürü hayvanlarının ürününü tarla sahibine vermek olmalıdır. Çünkü zarar gören tarla değil, tarlanın ürünüdür. Ona verilecek telafi ödülü de, sürünün bizzat kendisi değil, sürünün ürünü olacaktır. 
 

Son olarak, bir adalet temsilcisi olan hakimin, adil olması gerekir evet ama, bir o kadar da adil görünmek zorunluluğu vardır.. Aksi halde hakkın tecelli ettiğine gönüller mutmain olmayacak ve adaletsizlik hissi hâkim olacaktır. Adaletin bulunmadığı yerde ise herkes suçlu konumunda..